Bakteriler mi stresli, sen mi?
5 mins read

Bakteriler mi stresli, sen mi?

Modern hayatın en büyük çıkmazı şüphesiz STRES. Hayatın herhangi bir alanında değil, her alanında elimizden tutmayı başaran stres, özellikle hayat pahalılığının arttığı şu günlerde toplumun her kesiminden insanın sorunu haline geldi. Stresle ilgili Kaliforniyalı araştırmacıların yaptığı deneyler, son günlerde bilim dünyasında en çok konuşulan başlıklar arasında. Araştırma, bağırsaklardaki sağlıklı bakterilerin stresle başa çıkmanın anahtarı olabileceğini öne sürüyor.

GÖNÜLLÜLER 2 GRUBA AYRILDI

Makaleye konu olan deneyler herhangi bir ruh sağlığı sorunları olmayan sağlıklı 100’den fazla yetişkin üzerinde yapıldı. Gönüllülerin stres altında sergiledikleri ruhsal tepkiler ve dayanıklılıkları incelendi. Daha sonra topluluk iki gruba ayrıldılar: strese çok dayanıklı yetişkinler ve düşük dayanıklı yetişkinler. Her katılımcıya MRI taraması (Manyetik Rezonans Görüntüleme) yapıldı ve yetişkinlerden dışkı örnekleri alındı.

Ekip, yüksek dirençli grubun düşük dirençli olanlara göre daha az inflamasyona (vücudun, enfeksiyonla savaşmak veya hasarlı dokuyu iyileştirmek için bağışıklık sistemini tetikleyen kimyasallar salgılaması) ve daha güçlü bir bağırsak bariyerine sahip olduğunu buldu.

BAĞIRSAK BARİYERİ NEDEN ÖNEMLİ?

Bağırsak bariyeri, bağırsağın iç yüzeyine verilen bir isim. Yani besinler (minik şekerler ve aminoasitler) emilmeden önce bu bariyeri aşarak kana karışabiliyor. Gıdaların düzenli olarak kana karışması ve toksinlerin bağırsaktan kana karışmasını engellemek için güçlü bir bağırsak bariyerine ihtiyacımız var.

Bakteriler ile ruh sağlığı ilişkisi son yıllarda ikinci beyin olarak da adı geçen sindirim sistemimiz ile beyin arasındaki doğrudan iletişime dayanıyor. Buna en önemli bilimsel örnek; açlık ve tokluk sinyallerinin bağırsaktan beyne gönderilmesidir. Yine beynin bu sinyaller sayesinde leptin gibi hormonların sentezlenmesini sağlayarak açlık-tokluk sınırımızı çizmesi de ilişkiyi ispatlayan bir diğer kanıt.

GÜÇLÜ İNSAN = GÜÇLÜ BAĞIRSAK BARİYERİ

Araştırmacılar, bu bulguların zihinsel-ruhsal sağlık tedavisini kişiselleştirmek için bağırsak bakterilerinin kullanılabileceğini söylüyor. UCLA Goodman-Luskin Mikrobiyom Merkezi’ndeki araştırmacılar, daha dayanıklı insanların daha güçlü bağırsak bariyerlerine ve mikrobiyomlara sahip olduğunu öne sürüyor.

Daily Mail’in Sağlık Muhabiri Emily Joshu’un kaleme aldığı makalede değerlendirmelerine yer verilen Merkez Direktörü Dr. Arpana Gupta konuyu şu cümlelerle özetledi:

– Sağlıklı, dayanıklı bir beynin ve mikrobiyomun nasıl oluştuğunu, hangi bakterilere spesifik olarak geliştiğini belirleyebilirsek, stresi azaltmak için o bölgelere yönelik hedefli müdahaleler geliştirebiliriz.

UCLA’daki ekip, sağlıklı 116 yetişkini değerlendirdi. Katılımcıların yaklaşık %61’i kadın, geri kalanı ise erkekti. Her iki gruptaki katılımcıların çoğunluğu beyazdı, beyazları Asyalı yetişkinler takip ediyordu. Katılımcıların ortalama BMI (Vücut Kütle İndeksi) verisi yaklaşık 28’di. Yani aşırı kiloluydular. Ayrıca tüm katılımcılardan testten 2-3 gün önce dışkı örnekleri alındı ve hafta önce, diyetleriyle ilgili ayrıntılı formlar doldurmaya başladılar.

DAHA AZ KAYGI, DAHA AZ YARGI

Araştırmacılar, analiz sonuçlarına göre yüksek dayanıklı gruptaki kişilerin daha az kaygılı ve depresif olduklarını, yargılamaya daha az eğilimli olduklarını ve duygularını daha iyi düzenlediklerini buldular. Ayrıca strese dayanıklıların daha düşük iltihaplanma ve daha güçlü bağırsak bariyerleri olduğu da araştırmalarda ulaşılan sonuçlar arasında. Dr. Desiree Delgadillo çalışmalara ilişkin değerlendirmesinde deneylerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı:

– Bağırsaklarımızda terapötik özellikleri ve biyokimyasalları yayan büyük bir bakteri topluluğumuz var, bu yüzden bu araştırmayı geliştirmeyi dört gözle bekliyorum.

‘DEPRESYONLULAR DA DAHİL OLMALI’

Daily Mail’in haberine göre araştırmacılar, gelecekteki çalışmalara depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ruh sağlığı sorunları olan katılımcıların da dahil edilmesi gerektiğini ve bulguları doğrulamak için genel olarak daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Çalışma geçen hafta ruh sağlığı alanında prestijli makalelere yer veren Nature Mental Health’de yayınlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir